Allah Teâlâ zât ve sıfatları ile yegânedir. Onun zât ve sıfatları, mahlûkâtın zât ve sıfatlarına benzemez ve onlarla hiçbir şekilde ilişkisi yoktur. Bu sebeple Hak Teâlâ misli yani benzeri bulunmaktan ve niddi yani zıddı olmaktan münezzehtir. İlâhlık, yaratıcılık ve vâciblik (varlığı zorunlu olma) konularında Onun ortağı yoktur.
Vahdet-i vücûda inanan bazı sûfîler, varlık (mevcûdiyyet) konusunda da Allah’ın ortağı bulunmadığını söylerler ve Allah’tan başka varlık bulunmadığına inanırlar. Onların bu konuda delili keşftir. Şurası açıktır ki, bu söz (görüş) ile dinin temellerinden bir çoğu yıkılmış olur. Onlar bu söz ile dinin temel prensiplerinden bazılarını uzlaştırma konusunda zorlanmışlardır. Yapılan uzlaştırmanın da tam ve yeterli olduğu tartışma götürür. Dînin diğer bazı temel prensipleri ile uzlaştırmak ise mümkün değildir. Meselâ Allah’ın vâcibî sıfatlarını [1] yok saymaları gibi.
[1] Hayat, ilim, sem‘, basar, kudret, irâde, kelâm ve tekvîn vâcibî sıfatlar, hakîkî sıfatlar ya da sübûtî sıfatlar diye anılır. İbnü’l-Arabî ve tâkipçileri olan vahdet-i vücûd ehline göre Allah’ın sıfatları Onun zâtına zâid değil, zâtının aynısıdır (bk. Cağfer Karadaş, İbn Arabî’nin İtikâdî Görüşleri, İstanbul 1997, s. 100-101). İmâm-ı Rabbânî onların bu yaklaşımını sıfatların yok sayılması (nefyi) olarak yorumlamıştır.